Meşveretin Ehemmiyeti

Meşveretin Ehemmiyeti

Okulumuz matematik Zümresi Öğretmenleri tarafından,

Meşveretin mana ve ehemmiyetini derhatır edip gündem yapmak üzere;

Dönem sonu etkinlikleri kapsamında bir etkinlik tertip edildi..

Bu kıymetli çalışmalarından dolayı hocalarımızı tebrik edip, etkinliğe icabet eden herkese teşekkür ediyoruz..

14.01.2025 225

 Meşveret Nedir?

Meşveret, müdavele-i efkâr suretinde nizasız mübahese etmektir. Yani; yapılacak işler hususunda ehil olan kişilere danışmak, onlardan görüş almaktır.

Şûra ve İstişare kelimeleri de aynı anlamda kullanılır.

 

İstişare; kelime olarak işaret kökünden gelir, işaret istemek manasına gelir.

Müsteşir, işaret isteyen demektir; müsteşar da, kendisinden işaret istenen kimse demektir. İşareti burada fikir, nasihat olarak anlarsak; istişarenin bir fikir danışma, nasihat isteme ameliyesi olduğunu anlarız.

Meşveret, bir emri ilahi ve bir hükm-ü Kur’andır. Müslümanların hayat-ı içtimaiye-i islamiyyedeki saadetlerinin anahtarı meşveret-i şeriyyedir. 

 

Meşverete uygun hareket etmekle bir Müslüman manevi mes’uliyetten kurtulabilir.

Meşveret, hak ve hakikati ortaya koyma ve mevcut şartlar içinde yapılması gerekeni en isabetli şekilde belirleme imkânı verir.

Kendisiyle Meşveret edilenlere, değer verildiğini gösterir. Onların kalplerini hoşnut eder, işin beraberce yürütülmesini sağlar.

 

Keza meşvereti kabul edip tabi olmak, manevi bir mertebe iktisabıdır. Böyle bir nimetten mahrum kalınmamalıdır.

...

Kur’an-ı Kerim, ehemmiyetine binaen insanlık tarihi kadar eskiliğini göstermek sadedinde Hz. Süleyman’ın mektubu üzerine, takip edilecek siyasetin tesbiti maksadıyla yakınlarını toplayan Belkıs’ın yaptığı istişare (Neml, 29-33) başta olmak üzere..

Firavun’un Hz. Musa’ya karşı alınması gerekli tedbirleri tesbit için etrafındakilerle yaptığı istişareden (A’raf, 7, 109-112.),

Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’le ilgili olarak, onun kurban edilmesi hususunda gördüğü rüya üzerine, çocuk İsmail’le yaptığı istişareye (Saffat 37, 101, 102.) varıncaya kadar..

Kaydettiği bu misallerden başka, iki ayrı ayette Hz. Peygamberin(aleyissalâtu vesselâm) şahsında tüm müslümanlara istişareyi emreder.

 

Kur’ân-ı Kerîm’de istişâre, iki âyette sarâhaten ele alınır; işareten şûrâya temas eden âyât-ı Kur’âniye ise pek çoktur.

Te’vilsiz, yorumsuz açıktan açığa şûrâ ile alâkalı Müşkili olan herbir kimsenin meselesini bir bilenden sorması bizzat Kur’an-ı Kerim tarafından aşağıda verilen sarih ayetlerde beşere emredilmiştir:

"Yapılacak işlerde onlarla istişare et." (Âl-i İmrân suresi, 159. ayet)

 

"Onların aralarındaki işleri, istişare iledir" (Şûrâ suresi, 38. ayet)

"Bilmiyorsanız, bir bilenden sorun" (Nahl suresi, 43. ayet; Enbiya suresi, 7. ayet)

 

Ayrıca, şûrâyla alâkalı beyânın içinde bulunması itibârıyla, bu sûreye "Şûrâ" isminin verilmesi de gayet mânidârdır..!

Bu sûrede şûrâ, sahâbe-i kirâmın övgüye lâyık bir vasfı olarak ele alınıyor.

 

Sanki "Her işleri meşveret üzere olan bu insanlar nasıl senâ edilmez ki.." tarzında senakarane bir hatırlatma yapılıyor.

Evet, ashâbın senâ edilecek onca husûsiyetlerinin yanında burada, sadece "şûrâ" kelimesi seçilerek onunla senâ edilmeleri, meşveretin ehemmiyeti adına çok önemli bir ipucu sayılır.

...

İstişâreye, sünnet-i seniyyede küçümsenmeyecek ölçüde ehemmiyetle üzerinde durulduğuna, hatta tahşidât yapıldığına şâhit oluruz.

Mevzuyla alâkalı olarak gelen rivayetler, Hz. Peygamber(aleyissalâtu vesselâm)'in ve ashabının(radıyallahu anhüm) hayatlarında istişare keyfiyetinin mühim bir düstur olarak yer etmiş bulunduğunu gösterir.

 

Öyle ki, bu mevzuda gelen hadislere dayanarak Hz. Peygamber (aleyissalâtu vesselâm)'in etrafındakilerle istişare etmeden bir karara varmadığı, bir icraatta bulunmadığı bile söylenebilir.

Hz. Ömer(r.a.), Peygamberimiz aleyhisselam’ın Müslümanlarla alâkalı bir meselenin istişaresi için Hz. Ebu Bekir ile birçok geceler boyu başbaşa kaldıklarını bazan kendisinin de katıldığını belirtir. 

 

Hz. Peygamberde(aleyissalâtu vesselâm) "Akillere sorun, doğru yolu bulursunuz; bu emrime asi gelmeyin, pişman olursunuz..!"  buyurarak istişarenin sünnetteki derece-i ehemmiyetine parmak basarak beşeri ihtar ve ikaz etmiştir.

 

Bir tebliğinde: "Kardeşiniz birinizden bir şey soracak olursa, ona mutlaka yol göstersin" diye emrederken sorana verilecek bu cevabın bir vazife olduğunu da ayrıca belirtir:

"Bir Müslümanın, diğer bir Müslüman üzerindeki haklarından biri; ondan tavsiye talep ettiği zaman, kendisine tavsiyede (nasihatta) bulunmasıdır." 

Hz. Enes(r.a.): "Arkadaşları ile istişarede Hz. Peygamber(s.a.v.) kadar ileri giden bir başkasını görmedim.." der. 

 

Bir başka rivayette ise Hz. Peygamber(aleyissalâtu vesselâm) şöylece buyurmuştur:

"Allah bana farzları yapmamı emrettiği gibi, istişare yoluyla; insanları iyi idare etmek, insanlara iyi davranmak, onlarla iyi geçinmek, onlara mültefit olmak, onları kazanmak, gönül alıcı olmak gibi içtimâî kaynaşmayı sağlayacak davranışları dahi emretti.."